29 Mayıs 2012 Salı

Pozitif Ayrımcılık



Pozitif ayrımcılık, sadece “dezavantajlı” bireylere verilen ekstra haklardır.
Dezavantajlı bireylerin herkesin rahatça kullanabildiği bazı hakları çeşitli sebeplerden dolayı kullanamadığı için kendilerine bazı özel haklar sağlanır böylelikle gerçekten eşit olma şansını yakalayabilirler.
Değiştiremeyecekleri özellikleri sebebiyle dışlanan birey ya da toplulukların, bu durumlarının hafifletilmesi ya da tamamen ortadan kaldırılabilmesi amacıyla, mağduriyetlerinin kökenleri konusunda yeni haklar verilmesi şeklinde bir çözüm yolu izlenir.
Pozitif ayrımcılık fazladan bir hak değildir. Herkesle gerçekten eşit olunabilmesinin garanti altına alınmasıdır. Günümüzde pozitif ayrımcılık kavramı, yasalarla şekillenmekle beraber sosyal bilincin gelişmesiyle beraber daha çok benimsenmiştir.

Örnek : şirketlerde belli bir kotada engelli personel çalıştırılması zorunluluğu.

26 Mayıs 2012 Cumartesi

Quotes of the Day


''A lot of companies have chosen to downsize, and maybe that was the right thing for them. We chose a different path. Our belief was that if we kept putting great products in front of customers, they would continue to open their wallets. ''
                                       
Steve Jobs

Parts of Brain

24 Mayıs 2012 Perşembe

Quotes of the Day


                             “You only live once, but if you do it right, once is enough.”

                               Mae West

22 Mayıs 2012 Salı

Bedenimiz Ne Diyor?

Bedenin genel duruşu, gövde ve baş hareketleri, bacak ve ayak hareketleri, yüz ifadeleri, göz ilişkisi, el ve kol hareketleri ile söyleyiş biçimi bu kapsamda yer alır .
  • Bedenin öne doğru eğilimi, ellerin önde birleşmesi, omuzların düşürülmesi, masum bir yüz genellikle güçsüzlüğü ve zayıflığı ifade eder.
  • Ellerin göğüste birleştirilmesi güvensizliği ve iletişime kapalılığı, ellerin arkada birleşmesi özgüveni, ellerin yanda birleşmesi meydan okumayı belirtir.
  • Bacakların yönü, üst üste atılması, ayakların birleştirilmesi veya çapraz hale getirilmesi de bir mesaj kaynağıdır. Ayakların birleştirilmesi, gizlemeyi ve gerginliği ifade ederken, bacakların üst üste atılması rahatlığı ifade eder.

Bedenin en çok dikkat çeken yeri yüzdür. Yüz de ise en dikkat çeken  kısım gözdür. Yüz ifadelerini anlamak zordur. Çünkü yüz ifadeleri çok değişkendir. Kısa bir zaman diliminde yüzden fazla yüz ifadesi gösterilebilir. Yüz ifadelerine mimik hareketleri olarak ifade edilebilir. Neşe ve mutluluk en iyi ağız ve gözle, kızgınlık kaş ve dudakla, hayret, sürpriz ve anılara dalma gözlerle ifade edilir.
El kol ( jestler) hareketleri ne hissettiklerimizi belirten duyguların en iyi belirtileridir. Bazı davranışlar, heyecanı, gerginliği ve kızgınlığı belirtir. Grup içerisinde parmakla birini göstermek işaret etmek veya tehdit etmek gibi algılanabilir. Ellerin açık olması ve el içinin yukarı bakması iletişime açık olmayı, ellerin kenetli olması sıkıntı ve iletişime kapalılığı, ellerin içinin yere bakması baskıyı ve hükmetmeyi, ellerin çapraz hareket etmesi ise reddetmeyi ifade eder. Dokunma güven duygusu verir.  Kişinin özel ve önemli olduğunu gösterir.
Sesin tonu, vurgular ve susmalar konuşan kişinin eğitimini, sosyal durumunu, kibar ya da kaba oluşunu, heyecanını, üzüntüsünü veya mutluluğunu, hayret ve sürprizleri ifade eder.
Beden dili, bireyden bireye, toplumdan topluma hatta kültürden kültüre değişebilir. Bu nedenle, bireyin her hangi bir davranışına bakarak yorum yapmak doğru değildir. Böyle durumlarda yanlış mesaj verebiliriz veya alabiliriz. Bireyin herhangi bir davranışını yorumlayabilmek için bu davranışı bireyin diğer davranışlarıyla beraber değerlendirmek ve bireyin tüm özelliklerini dikkate almak daha doğru olacaktır.

 
  

18 Mayıs 2012 Cuma

Yetenek Erozyonu


Değer yaratan,sinerjik , üreten ve yaratıcı iş gücü bulmak zorlaşırken sınır tanımaz internet ağı ile bu  yetenekler profesyonel şirketlerin radarına girdi. Mevcut işlerinden memnun olup iş aramadıkları halde sürekli yeni teklifler alan bu tip çalışanlar, işe alım sürecinin yeni yönlendiricileri.
Ne sermaye gücü ne teknolojik üstünlük ne de güçlü bir marka imajı, iş dünyasını tatmin etmekte yeterli. Bunların hiçbiri, nitelikli çalışanlar kadar etkili değil çünkü bir şirketin sahip olduğu maddi manevi imkanlara değer katacak olan bu imkanları layığınca değerlendirebilecek iş gücüdür.

Nitelikli işgücü her geçen gün azalıyor. Bu yüzden de şirketler, var olan yetenekleri elde tutmakta zorlanıyor. Varolan yetenekleri elde tutmak öncelikle firmaların çalışanını keşfedebilmesinden geçiyor. Farkedildiğini hisseden çalışan ego tatmini ile yaratıcılığını arttıyor ve kurumsal bağlılığı daha da sağlamlaşıyor , başarılı ve keyifli işler ortaya çıkıyor. Her sektörde rekabetin  hızla yaygınlaştığı günümüzde firmaların yetenek avı kaçınılmaz oluyor. Sonuç mu? İşe alımda güç işverenden çalışana geçiyor.

17 Mayıs 2012 Perşembe

Slow Food Gıda Hareketi




Slow Food 1989’da fast food kültürüne, yerel gıda geleneklerinin yitirilmesine ve insanların giderek ne yedikleri, yedikleri gıdaların nereden geldiği, tadının nasıl olduğu ve yemek seçimlerimizin dünyayı nasıl etkilediği konusundaki duyarsızlıklarına karşı kurulmuş kar amacı olmayan bir organizasyonudur.
Slow Food, iyi, temiz ve adil gıdayı savunur. Yediğimiz şeylerin lezzetli olması gerektiğine; yeryüzüne, diğer canlılara ve sağlığımıza zarar vermeyecek şekilde temiz üretilmesi gerektiğine ve çiftçilerin emeklerinin karşılığını adil bir şekilde alması gerektiğine inanıyoruz.

Eğer yiyeceklerimizin nasıl üretildiği konusunda bilgi sahibi olursak ve üretenleri gönülden desteklersek, biz de üretim sürecine dahil olmuş ve tercihlerimizle iyi, temiz, adil gıdayı desteklemiş oluruz.


Slow Food, Manifesto – 1989

  • Uluslararası “Yavaş Yemek” hareketi, 9 Kasım 1989’da kurucu üye Falco Portinari’nin kaleme aldığı bu bildirinin 15 üye ülke tarafından onaylanmasıyla resmen kabul edilmiştir.
  • Endüstriyel uygarlaşmayla başlayıp gelişen yüzyılımız, önce makineyi icat etti sonra da onu kendine yaşam modeli olarak seçti.
  • Hayatın koşuşturma telaşı bizi köleleştirdi, sinsi bir virüse yenik düştük: alışkanlıklarımızla aramıza giriyor, evimize, özelimize yayılıyor ve bizi “Hızlı yemek”e zorluyor.
  • Bu telaşın türünün neslini tüketme tehlikesine karşı ve insan olmanın hakkını vermek adına, Homo Sapiens kendini kurtarmalı.
  • Hızlı hayatın evrensel çılgınlığına karşı direnmenin tek yolu sakin ve inatçı bir usulde bedensel keyif unsurlarımızı sıkı sıkıya savunmaktır.
  • Uygun dozlarda, duyusal hazları ve uzun soluklu keyifleri emniyete almak; durmadan çalışmayı verimlilik zannetme çılgınlığına kapılmış kalabalığın hastalığını kapmaktan korur.
  • Bizim bu düzene karşı koyuşumuz, “Yavaş Yemek”le sofrada başlamalı. Bölgesel yemeklerimizin lezzetlerini, kokularını yeniden keşfedelim ve “Hızlı Yemek”in ezici etkisini kendimizden uzak tutalım.
  • Hızlı yaşam, üretkenlik adına, var olmamızın geleneklerini değiştirdi ve çevremizi, ufkumuzu tehdit etmekte. Bu duruma tek çözüm “Yavaş Yemek”tir.
  • Gerçek kültür; lezzeti yok saymak yerine onu geliştirmektir. Bunun da yolu, uluslararası deneyim, bilgi ve proje değiş tokuşundan daha iyi ne olabilir?
  • “Yavaş Yemek” daha iyi bir geleceği emniyete alır. “Yavaş Yemek”, küçük salyangoz simgesiyle, “yavaş” kımıltıya devinim getirecek nitelikli desteğe ihtiyaç duyan uluslararası bir düşünce hareketidir.

13 Mayıs 2012 Pazar

Reiki


Rei her yerde varolan, ki ruhsal yaşam enerjisi anlamına gelmektedir. Sözcük anlamı, Japonca’da, “Evrensel Yaşam Enerjisi” dir.
Reiki’nin pozitif hissetmeye ve düşünmeye olduğu kadar kişisel gelişime de büyük faydaları vardır. Reiki herkes tarafından kolaylıkla öğrenilebilir ve uygulanabilir.
Reiki Seminerleri 3 aşamadan oluşur.

1.Aşama reiki semineri : reiki enerjisine açılma ve teorik eğitim olarak iki  kısımdan oluşur. Birinci aşamada kişi Reiki Öğretmeni'nden inisiyasyon alır. Bu Anadolu’da el verme dediğimiz olaya benzetilebilir. İnisiye olan kişi artık hem kendisine hem de başkalarına reiki verebilir. Reikinin 1.derece öğrenmiş bir kişi artık fiziksel düzeyde reiki verebilir.

2.Aşama reiki semineri : İkinci aşama seminerinde kişi sadece dokunarak değil aynı zamanda uzaktan enerji gönderme yöntemlerini öğrenir. Bunun için özel bazı semboller kullanılmaktadır ve bu sembolleri gizli tutmak reikiye duyulan saygının bir ifadesi olarak  kabul görür. Gereken sembolleri ve metotları öğrenen kişinin enerji seviyesi artar ve artık uzaktaki kişilere de enerji gönderebilir.

3.Reiki Masterlik(Öğretmenlik) Semineri : Reiki sistemini başkalarına da öğretme aşamasıdır. Bu seviyede kişi önceki tüm seviyelerde deneyim sahibi olmalı ve reikiyi yaşam biçimi haline dönüştürmüş olmalıdır.

P.S: Bedeninizde varolan enerjinin farkına varın!

11 Mayıs 2012 Cuma

10 Mayıs 2012 Perşembe

The Weakness of Overconfidence


Confidence is a great soul. It encourages us to get past our doubts and take action.
So why is slightly too much of it so bad?
Let’s first take a look at why we get overconfident. Generally, if something requires the full extent of our abilities, we find it challenging and need to use all our resources to overcome the problem. That’s a really hard thing to do, and we generally feel not too confident about it. When things are at about our ability level but don’t strain it too much, we find it interesting and maybe even a bit relaxing. In this case, we can feel confident about our ability to accomplish the task, but know that we still have to work hard. However, when the task is extremely easy and below our abilities, we may often feel that it’s barely worth our time ,where the danger of overconfidence becomes a menacing threat.

That is exactly what happens when you start to procrastinate on these easy tasks. By putting it off, the amount of time you have to finish is decreased, increasing its difficulty level. By not concentrating on it fully, the chance of making a mistake goes up significantly. It’s like only having half your brain available to you, making the problem harder. Additionally, resources that were available may no longer be available to you later.

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Beyninizin Hangi Tarafı Daha Etkin


1-Okuldayken hangi dersleri daha çok severdiniz?
a) Türkçe, Resim, Sosyal vb.
b) Fenle ilgili olanları
...
2-Hangi tip sporları yapmaktan hoşlanırsınız?
a) Tek başına yapılan sporları
b) Takım sporlarını

3-Gördüğünüz rüyaları ne sıklıkta hatırlarsınız?
a) Çoğunlukla hatırlarım
b) Ender olarak hatırlarım

4-Ellerinizi ve mimiklerinizi konuşurken ne kadar kullanırsınız?
a) Çok kullanırım
b) Çok az kullanırım

5-İki elinizin parmaklarını birbirine geçirerek kapatın. Hangi elinizin baş parmağı üstte kalıyor?
a) Sağ
b) Sol
 

6-Şu an saatin kaç olduğunu tahmin edin, şimdi saate bakın, yanılma payınız ne kadar?
a) On dakikadan fazla
b) On dakikadan az

7-Aşağıdakilerden hangisini daha kolay hatırlarsınız?
a) İnsanların yüzlerini
b) İnsanların isimlerini

8-İki gözünü açık tutarak elinizde ki kalemi, bir cam kenarı veya kapı kenarı ile hizalayın. Önce sol gözünüzü, sonra sağ gözünüzü kapatın. Hangi gözünüzü kapatınca kalem daha az oynuyor?
a) Sol gözümü kapatınca
b) Sağ gözümü kapatınca


"A" ların sayısı fazla ise SAĞ beyniniz daha gelişmiştir...

"B" lerin sayısı fazla ise SOL beyniniz daha gelişmiştir...


Sağ beyinliyim çünkü;

-hayal ederim
-duyduklarımı unutmam
-hissederim
-koku alma tad alma benim için çok önemlidir
-sezgilerimi kullanırım
-iç güdülerim kuvvetlidir
-yeni şeyler üretirim
-subjektifim
-boyutları iyi algılarım
-ritim duygum gelimiştir
-bir bütün olarak görürüm
-duygularımla hareket ederim


Sol beyinliyim çünkü;

-mantık yürütürüm
-lineer düşünürüm
-sınıflandırır - isimlendirir
-dizer listeler yaparım
-analiz ederim
-yapı incelerim
-matematiksel işlemler yaparım
-bilinçli hareket ederim
-dili doğru kullanırım
-detayları görürüm
-inceler ve odaklanırım
-bütünü değil parçayı görürüm
-sistemli ve disiplinli çalışırım
-objektif davranırım




5 Mayıs 2012 Cumartesi

Quotes of the Day


'Ben bir işte nasıl başarılı olacağımı düşünmem. O işe neler mani olur diye düşünürüm. Engelleri ortadan kaldırdım mı iş kendi kendine yürür'.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

4 Mayıs 2012 Cuma

NLP


NLP, yaşamımızda üzerinde düşünmeden, otomatik olarak gerçekleştirdiğimiz algılama, düşünme ve davranış süreçlerini, bilinçli hale getirme ve geliştirmede etkin olarak kullanılan bir yöntemdir.Altyapısını, insanların çevrelerini nasıl algılayıp ne şekilde tepki gösterdikleri, nasıl iletişim kurdukları ve davranış kalıpları üzerinde yapılan araştırmalardır. NLP' de bu tür araştırmalar özellikle kendi alanlarında çok başarılı olan insanların stratejileri üzerinde yoğunlaştırılmıştır. Buna NLP de "Modelleme" (Modelling) denir ve günümüzde hızlı öğrenme "Accelerated Learning" in önemli bir parçasıdır.NLP araştırmaları sonucunda geliştirilen bilgi teknik ve yöntemler, insanlar arasındaki iletişimi pekiştirmede kullanıldığı gibi, hedef ve çözüm bulma süreçlerinde de başarılı bir şekilde kullanılmaktadır.
Neuro ile insanların görme, işitme, hissetme, koklama ve tatma duyuları ve bu duyuların yönetildiği beyin ve sinir sistemi vurgulanır.
Linguistic ile yaşam deneyimlerinin dil vasıtası ile kodlanması, dilin deneyim edinme ve değişim süreçlerindeki etkisi vurgulanır.
Programming ile arzu edilen değişiklikleri gerçekleştirmek üzere, duygu, düşünce ve davranışlarımız üzerinde, bilinçli veya bilinçdışı akıl yardımıyla yapılan yeniden düzenleme biçimi vurgulanmaktadır.

Kişisel Gelişimde Nlp ;

Birçok insan NLP' i kendi kişisel gelişimi için kullanıyor. İnsanı kısıtlayan korkuların, alışkanlıkların ve benzeri etkenlerin üstesinden gelip,  hedefleriniz doğrultusunda destekleyen yeni davranış seçeneklerinin oluşturulmasında NLP destek sağlar. NLP' nin temel varsayımları ve özel uygulamaları, geçmişten gelen korkularınızı, kısıtlayıcı inançlarınızı, zarar veren alışkanlıklarınızı değiştirmede size yardımcı olacak etkili çözümler sunarak yaşam enerjinizi keşfetmenizi sağlar. NLP bu süreci, iletişim kurma, tepki verme ve hissetme seçeneklerinizi zenginleştirerek destekler. Daha fazla seçeneğe sahip insanlar, daha etkili tercihlerde bulunabilirler.

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Transandantal Meditasyon Nedir ?



Evde , işte , okulda ve hayatın her alanında modernleşen dünyanın olumsuz getirisi olan artan stres ve baskı birçok kişinin karşı konulması güç gerçeğidir. Yorgunluk, sinir , konsantrasyon zayıflığı, endişe uykusuzluk vb. durumlar , yaşanması olası sıkıntılardır.
Transandantal Meditasyon tekniği, doğal bir şekilde stresin üstesinden gelen, sağlığı arttıran ve hayattan daha çok zevk almayı sağlayan, kolay bir yöntemdir. Gözler kapalı olarak sessizce oturulup 15-20 dakika uygulanan bir tekniktir.
Her insanın içinde ölçülmesi imkansız olan zeka ve mutluluk bulunuyor.Bu potansiyeli keşfetmek ve hayatın her alanına uygulayıp huzur içinde yaşamak mümkün.
TM uygularken, kökleşmiş stresler doğal bir şekilde çözülür, gün içinde yenilerinin oluşması önlenir, akıl ve beden sakinleşir.Bu potansiyelin içimizde saklı kalmasının nedeni dışarıya çıkmasının zor olduğundan değil ,bizim bu potansiyelimizi dışarıya çıkartmadığımızdan kaynaklanıyor.
Her insan içindeki sonsuz yaşam alanını dışarıya çıkartabilir ve bunu yaşayabilir.Transandantal Meditasyon tekniği aslında tamamen ruhun bir başka yöne konsantre olmasını sağlamaktır.Ruhun 180 derece dönmesidir. Zaman içinde beyin dış çevre ile uyum içinde çalışmayı alışkanlık haline getirerek fiziksel rahatlamayı doğurur.